O Kadar Hızlı Koştuk ki, Ruhumuz Arkada Kaldı

Klinik Psikolog Özden Bayraktar ile yaptığım sohbet benim için manzarası güzel bir yerde, lezzetle yenen ve hiç bitmesini istemediğim bir ziyafet gibiydi.

Özden’in pandemi dönemindeki hem kişisel hem de mesleki deneyimlerini dinledikten sonra bana çok anlamlı gelen noktalar oldu. Bunlardan ilki Özden’in Maslow’un “Temel İhtiyaçlar” kuramından yola çıkarak en temeldeki güven arayışını nasıl deneyimlemiş olmasıydı. Kendisinin ve ailesinin sağlıklı, huzurlu ve güvende olduğunu bilmesi kendisini çok rahatlatmış.

Daha sonra, pandeminin varlığını göz ardı etmeden ama odak noktasını başka uyaranlara da çevirmeden, “Şimdi ve Burada” yani “Anda Kalarak” sahip olduğu güzelliklere ve hayatının olumlu taraflarına yönelik farkındalığını arttırmış. En son aşamada da bunlar için şükür ve teşekkür ederek enerjisini ve zamanını kaybetmeden dayanıklılığını muhafaza edebilmiş.

Sevgili Özden pandeminin bireyler üzerinde yarattığı psikolojik farkındalığı şöyle açıklıyor:

“Uzun süredir alışık olduğumuz ve devam ettirdiğimiz multi-tasking (birçok şeyi aynı anda yapabilme becerisi) yönümüz ile gurur duyduk, ama pandemi bizi durdurdu. Bilinçli Farkındalık (Mindfulness) kazanmamıza fırsat sağlayarak ‘Dur ve Ol!’ mesajını aldık. Eylem içinde olmamıza gerek kalmadı.

Sadece evde kaldık ve kendimize dönüp yaşadıklarımızı inceledik. Evrimsel olarak baktığımda bana değerli hocalarımdan Psikiyatrist Mehmet Sungur’un bir zamanlar söylediği bir kızılderili sözünü hatırlattı: O kadar hızlı koştuk ki, ruhumuz arkada kaldı.

İşte pandemi bize bunu sağladı: kendimizi fark ettik. Bir şeyler yapmadan da var olabilmeyi, koşturma halinden çıkmayı; yani, ‘Yapma Halinden Olma Haline’ geçmemizi sağladı.”

 Hem kendisi hem de danışanları için, anda kalmak ve şükür içinde olmayı açıklarken sevgili Özden şunu söylüyor:

“Bize verilen durumla en iyi nasıl uyumlanabilirim ve hemen kabullenme haline geçerek, elimdekinin en iyisiyle neler yapabilirim sorularına bakmak gerekiyor. Şikâyet etmek ve etrafımdakilere olumsuzluk yaymak yerine, enerjimizi ve zamanımızı verimli ve faydalı geçirebiliriz. İşte o zaman zihin, beden, ruh üçlüsü bir dengeye oturur. Adım adım yaşadığımızı fark ederiz ve var olduğumuzu anlarız. Ayrıca şükür egzersizini, günlük tutma yöntemiyle desteklediğimizde moralimiz hızla yükselir. Gece yatmadan önce, o güne dair yazacağımız 3 tane olumlu şey ile yatmayı alışkanlık haline getirebiliriz.”

Sevgili Özden Bayraktar’a Yaşarsın da Aşarsın da Podcast’ına katıldığı ve deneyimlerini paylaştığı için bir kez daha kalpten teşekkür ediyorum.

Previous
Previous

Hayat Kemale Erme Yürüyüşü

Next
Next

Müzik Duygusal Kimliğimizin Bir Parçasıdır