Zorlukları Aşmanın Yolu Olarak Uyumlanma

Uzman Psikolog Duygu Karakulak Takvim ile yaptığım sohbet bana, denize kıyısı olan bir sahilde, erken saatlerde zihin dinginliğiyle çıktığım sabah yürüyüşlerinden birini anımsattı. Duygu, pandemi dönemindeki hem kişisel hem de mesleki deneyimlerini şöyle özetliyor:

“Bütün bu salgın süreci, birbiri içine geçmiş ve daha önce hiç yaşamadığımız bir deneyimdi. Evre evre farklılıklar barındıran, yeni adaptasyon ve tekrar tekrar uyumlanma gerektiren bir süreçti. Kişinin kendisine ne veya nelerin iyi gelip gelmeyeceğine dair bir farkındalık geliştirmesi ve yönetilmesi gereken bir tecrübe olarak karşısına çıktı.

Aile fertleri birbirleriyle yüzleşti ve üstü kapatılan konular su yüzüne çıktı. Kaygı, korku ve temel güven duygularının da sarsıldığı bu dönemde; sağlam olanın daha fazla parladığı, altta olanın daha çok ortaya çıktığı bir durum yarattı.

Klinik pratiğimde boşanmalarla alakalı danışmanlıklarda artış olduğunu gördüm. Evdeki rol dağılımında ve sorumluluk almakta eşitlik görülse bile, kadınların zihinsel iş yükünün devam ettiğini gördük. Bu da ayrıca, kendi işine odaklanamama ve bölünme ile kadınların üzerindeki strese artı bir stres kattı.

Travma karşı dayanıklılıkta, ki pandemi de bir travma aslında, psikolojik destek alan ve kendi öz bakımlarına özen gösteren bireyler bu dönemi daha rahat aştılar.”

Alışık olduğumuz ve bildiğimiz hayat düzenlerinin değişmesini ve kısıtlanmasını sadece yetişkin boyutunda değil, çocuk gözünden de açıklıyor sevgili Duygu. Özellikle evden eğitime geçilen süreçte çocukların ekran karşısında ders yaptıktan sonra dijital uygulama kullanım kavramlarının zorunlu olarak değiştiğinden bahsediyor.

Duygu, klinik pratiğinde daha önce gördüğü vakalardaki tanımların kaçınılmaz bir şekilde değiştiğini anlatırken, doğal olarak çocuklarda artan bedensel tepkilerin ve ajitasyonun nasıl sağlıklı bir biçimde yönetilebileceğine dair çok güzel önerilerde bulunuyor:

“Ebeveynlerin ekran kullanımına izin verme konusunda bir denge kurmaları gerekiyor. Çocukların evden ve online eğitim ile ekrana maruz kaldığı süreden sonra, özellikle biriken kinetik enerjilerini atabilmeleri için mutlaka bir ara vermek gerekiyor. Bu, ev koşullarının uygunluğuna göre hoplayıp zıplamak, müziğin sesini açıp dans etmek, açık havaya çıkmak, saksıda biber, domates ekmek, varsa evcil hayvanı sevmek, okşamak şeklindeki olabilir. Dersten arta kalan zamanlarda da içeriğin çocuğun yaşına uygun olduğu, dijital uygulama sistemleri kontrol altına alınırsa bahsettiğimiz denge kurulur.

Yine yönetilmesi gereken bir süreç olan ev içi dinamiklerde, anne babanın kendine bakımı ve dayanıklılık arttırmaya yönelik iyileştirici tutumlarının olması gerekiyor. Çocukların ayna olduğu ve ilk sinyallerin onlardan geldiğini unutmayalım, bunun farkında olalım. Ebeveynler kendilerini iyileştirme yollarını bulup, çocuklara destek olmaya devam etmeliler. Herkesin hazır formülü başkalarına uymayabilir, ancak temel prensiplerden vazgeçmeyerek, uygulamaları esnetebiliriz.” 

Yaşarsın da Aşarsın da podcast’ına katıldığı ve deneyimlerini paylaştığı için sevgili Duygu Karakulak Takvim’e bir kez daha kalpten teşekkür ediyorum.

Previous
Previous

Umut Hep Var Tıpkı Müzik Gibi

Next
Next

Yaşarsın da Aşarsın da